Eylül 02, 2010

kapı...

dar sokaklarda yürürken... ne zaman düşsem, canım yansa, hatta kanasa bir yerlerim... yorulduğumu hissetsem ve canımın acısı geçene kadar kalkmak istemediğim halde mecburi kalkış yapsam...bir şiir gülümser bana köşe başında o dar sokağında hayatın...
anladım ki çıkmaz sokak diye bir şey yok aslında, her yolun ucu hiç olmazsa bir şiire varıyor...
işte bu da o şiirlerden biri...
kapı...
geç benden, ben dururum, ben beklerim, geç benden,
ama nereye geçersin benden ben bilemem.

dediler ki, olgun bir meyve var sabır perdesinin ardında,
dünya sana sabrı öğretecek, olgun meyvenin tadını da.

dediler ki, şu ağaçlar gibi bekledin, şu ağaçlar gibi hayal,
şu ağaçlar gibi kederli.

açıldım, kapandım, açıldım, kapandım, gördüm
gelenler kadar gidenleri de,
hani sabrın sonu, hani gamlı eşek, pervasız nar nerde,
hani bahçe?

biri gelse.. biri görse.. biri gelmişti.. açmıştı.. durmuştu..
duruyor hâlâ bende.

kaç zamandır çınlıyor içimde bu boşluk, kim
kıydı, bahçenin şen duluydu, karşımda duran dut?
en çok onunla bakıştımdı, bir kere olsun dilegelsindi,
çok istedimdi.

bana kalsa susardım daha, ama dilimdeki paslı kilit çözülür belki,
sapaya kaçmış cümlem uğuldar, içimin kurtları kıpırdar diye
gıcırdandım takatsız.

gördüm hepsini, gördüm hepsini, sabrın sonunu!
biri gelse, biri görse, şimdi,
rüzgâr sallıyor beni...
Birhan Keskin

Hiç yorum yok: