Eylül 17, 2010

Bonn olur masal...

Zaten masal diye diye başladığım bir hikaye bu. Gerçek olması imkansız gibi görünen, kurabildiğim  en büyük en güzel hayal. Başrolünü ben oynadığım. Ve şimdi, saat 12'ye az kala, Tuba külkedisine, bu içinde bulundukları da bal kabağına dönüyor yavaş yavaş...
Acısıyla ve çokça tatlısıyla ne güzel, en güzel 1 yılı hayatımın. En çok çalıştığım, en çok yorulduğum ama en çok gezdiğim, gördüğüm, yaşadığım, denediğim, denettiğim, yılı, dönemi... bitmesin istiyor gönlüm, hep sürsün.
Ama değil mi ki daha güzel masallara başlamak için bir öncekini bitmek lazım. Bu böyle...
Kelimelerim yine düğüm düğüm, açılırsa havada açılır kanımca, uçarken İstanbul semalarına...
iki şarkı var, "sen sus, biz anlatırız sendekileri" diyen:
Hadi bakalım mikrofonu onlara bırakma vakti...
Bonn'dan son kez sevgilerle...

  


Hiç yorum yok: